Gebelik yaşı otuziki hafta ve altındaki prematürelerde bronkopulmoner displazi gelişiminde etkili olan faktörlerin araştırılması

No Thumbnail Available

Date

2016

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Abstract

Amaç: Çalışmanın amacı gebelik yaşı < 32 hafta olan prematüre yenidoğanlarda BPD gelişiminde etkili olabilecek prenatal, natal değişkenlerin yanında erken ve geç posnatal dönemde solunum desteği gereksinimine yol açan klinik tabloların değerlendirilmesi ve BPD gelişiminde etkili olan dominant değişkenlerin belirlenmesi, doğumdan itibaren uygulanan solunum destek yoğunluğunun belirlenmesi, BPD gelişimine etkisi olduğu gösterilen solunum destek protokollerinin gözden geçirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza 1 Nisan 2015-30 Nisan 2016 tarihleri arasında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Kliniği'nde doğmuş veya dış merkezde doğmuş olup ilk 24 saati içinde Ankara Üniversitesi Çocuk Hastanesi, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'ne nakil edilmiş olan gebelik yaşı 32 hafta veya altında olan toplam 71 prematüre bebek alınmıştır ve bunlarda BPD gelişimine neden olan faktörler araştırılmıştır. Bulguların özeti: Çalışmaya dahil edilme koşullarından biri PM 36. haftada sağ kalım olduğu için çalışma grubunda mortalite görülmedi. Tüm hastaların 14'ü BPD tanısı aldı (%19.7). BPD tanısı alan olguların tümü orta-hafif BPD grubundaydı. BPD tanısı alan olguların gebelik yaş (GY) ortalaması 27 ±1.5 (25-30.2) hafta, BPD tanısı almayan olguların gebelik yaş ortalaması 30.1±1.2 (27.3-32) hafta olarak bulundu. İki grubun GY ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p ≤ 0,00). BPD tanısı alan olguların doğum ağırlığı ortalaması 967±241 (715-1525) gr, BPD olmayanların doğum ağırlığı ortalaması 1339 ±325 (650-2200) gr bulundu ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p ≤ 0.000). BPD tanısı alan ve almayan hastaların doğum salonu özellikleri değerlendirildiğinde; BPD tanısı alan ve almayan hastalar arasında doğum salonunda herhangi bir canlandırma girişimi gereksiniminin olması ile canlandırma için PBV, göğüs kompresyonu, entübasyon ve surfaktan uygulanmış olması açısından istatistiksel anlamlı fark vardı (p ≤ 0,00). Lojistik regresyon analizi ile bu veriler yeniden değerlendirildiğinde, gebelik haftası ve doğum ağırlığından bağımsız bir değişken olarak doğum salonunda PBV uygulanmış olmasının BPD riskini 10.5 kat (p ≤ 0,047), doğum salonunda herhangi bir canlandırma girişimi gereksiniminin olmasının ise BPD riskini 25.2 kat artırdığı saptandı (p ≤ 0,024). BPD tanısı alan grupta ilk 7 gün içinde ek surfaktan uygulanmış olma oranı (%50 ve %17.5) (p=0.031), klinik nazokomiyal sepsis tanısı (%71.4 ve %22.8) (p=0.001) ve antibiyotik kullanmış olma oranı (%100 ve %66.7) (p=0.001) ile PDA görülme sıklığı (%50 ve %17.5) (p=0.031) istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu. Lojistik regresyon analizi ile yapılan değerlendirmede, gebelik haftası ve doğum ağırlığından bağımsız bir değişken olarak nazokomiyal sepsisin (p ≤ 0,028) BPD riskini 13 kat artırdığı saptandı. BPD olan olgularda ilk 7 gün entübe MV almış olma oranı (%64.3 ve %8.8) istatistiksel olarak anlamlı yüksek (p≤0,000), entübe MV uygulanma süresi (12048.3 ve 44.264.4 saat) istatistiksel olarak anlamlı uzun bulundu (p=0,028). BPD olan grupta solunum yetmezliği nedeniyle ortaya çıkan solunum destek gereksinimi oranı, BPD olmayan grupta ise solunumsal instabilite nedeniyle ortaya çıkan solunum destek gereksinimi oranı istatistiksel olarak anlamlı yüksekti (p ≤ 0,000). BPD grubunda solunum desteğine neden olan solunum sıkıntısına yol açan klinik tanılar içinde PDA ve akciğer ödemi (p<0.000), prematüre apnesi (p=0.006), nozokomiyal sepsis ve/veya menenjit (p=0.006) ile "immatür akciğer ve daha önceki tedavilerin oluşturduğu akciğer hasarı" (p<0.000) ön plandaydı. BPD tanısı alan grupta toplam solunum desteği, NİV ve entübe MV süreleri ile hasyanede yatış süresi, BPD olmayan gruba göre istatistiksel anlamlı olarak uzundu (p<0.000). Sonuç: Ünitemizde BPD tanısıyla izlenen erken doğan bebeklerde BPD sıklığı ve ilişkili etmenler literatürden farklı bulunmamıştır. Doğum salonunda 32 haftadan erken doğan prematürelerde canlandGebelik Yaşı Otuziki Hafta Ve Altındaki Prematürelerde Bronkopulmoner Displazi Gelişiminde Etkili Olan Faktörlerin Araştırılması Amaç: Çalışmanın amacı gebelik yaşı < 32 hafta olan prematüre yenidoğanlarda BPD gelişiminde etkili olabilecek prenatal, natal değişkenlerin yanında erken ve geç posnatal dönemde solunum desteği gereksinimine yol açan klinik tabloların değerlendirilmesi ve BPD gelişiminde etkili olan dominant değişkenlerin belirlenmesi, doğumdan itibaren uygulanan solunum destek yoğunluğunun belirlenmesi, BPD gelişimine etkisi olduğu gösterilen solunum destek protokollerinin gözden geçirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza 1 Nisan 2015-30 Nisan 2016 tarihleri arasında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Kliniği'nde doğmuş veya dış merkezde doğmuş olup ilk 24 saati içinde Ankara Üniversitesi Çocuk Hastanesi, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'ne nakil edilmiş olan gebelik yaşı 32 hafta veya altında olan toplam 71 prematüre bebek alınmıştır ve bunlarda BPD gelişimine neden olan faktörler araştırılmıştır. Bulguların özeti: Çalışmaya dahil edilme koşullarından biri PM 36. haftada sağ kalım olduğu için çalışma grubunda mortalite görülmedi. Tüm hastaların 14'ü BPD tanısı aldı (%19.7). BPD tanısı alan olguların tümü orta-hafif BPD grubundaydı. BPD tanısı alan olguların gebelik yaş (GY) ortalaması 27 ±1.5 (25-30.2) hafta, BPD tanısı almayan olguların gebelik yaş ortalaması 30.1±1.2 (27.3-32) hafta olarak bulundu. İki grubun GY ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p ≤ 0,00). BPD tanısı alan olguların doğum ağırlığı ortalaması 967±241 (715-1525) gr, BPD olmayanların doğum ağırlığı ortalaması 1339 ±325 (650-2200) gr bulundu ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p ≤ 0.000). BPD tanısı alan ve almayan hastaların doğum salonu özellikleri değerlendirildiğinde; BPD tanısı alan ve almayan hastalar arasında doğum salonunda herhangi bir canlandırma girişimi gereksiniminin olması ile canlandırma için PBV, göğüs kompresyonu, entübasyon ve surfaktan uygulanmış olması açısından istatistiksel anlamlı fark vardı (p ≤ 0,00). Lojistik regresyon analizi ile bu veriler yeniden değerlendirildiğinde, gebelik haftası ve doğum ağırlığından bağımsız bir değişken olarak doğum salonunda PBV uygulanmış olmasının BPD riskini 10.5 kat (p ≤ 0,047), doğum salonunda herhangi bir canlandırma girişimi gereksiniminin olmasının ise BPD riskini 25.2 kat artırdığı saptandı (p ≤ 0,024). BPD tanısı alan grupta ilk 7 gün içinde ek surfaktan uygulanmış olma oranı (%50 ve %17.5) (p=0.031), klinik nazokomiyal sepsis tanısı (%71.4 ve %22.8) (p=0.001) ve antibiyotik kullanmış olma oranı (%100 ve %66.7) (p=0.001) ile PDA görülme sıklığı (%50 ve %17.5) (p=0.031) istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu. Lojistik regresyon analizi ile yapılan değerlendirmede, gebelik haftası ve doğum ağırlığından bağımsız bir değişken olarak nazokomiyal sepsisin (p ≤ 0,028) BPD riskini 13 kat artırdığı saptandı. BPD olan olgularda ilk 7 gün entübe MV almış olma oranı (%64.3 ve %8.8) istatistiksel olarak anlamlı yüksek (p≤0,000), entübe MV uygulanma süresi (12048.3 ve 44.264.4 saat) istatistiksel olarak anlamlı uzun bulundu (p=0,028). BPD olan grupta solunum yetmezliği nedeniyle ortaya çıkan solunum destek gereksinimi oranı, BPD olmayan grupta ise solunumsal instabilite nedeniyle ortaya çıkan solunum destek gereksinimi oranı istatistiksel olarak anlamlı yüksekti (p ≤ 0,000). BPD grubunda solunum desteğine neden olan solunum sıkıntısına yol açan klinik tanılar içinde PDA ve akciğer ödemi (p<0.000), prematüre apnesi (p=0.006), nozokomiyal sepsis ve/veya menenjit (p=0.006) ile "immatür akciğer ve daha önceki tedavilerin oluşturduğu akciğer hasarı" (p<0.000) ön plandaydı. BPD tanısı alan grupta toplam solunum desteği, NİV ve entübe MV süreleri ile hasyanede yatış süresi, BPD olmayan gruba göre istatistiksel anlamlı olarak uzundu (p<0.000). Sonuç: Ünitemizde BPD tanısıyla izlenen erken doğan bebeklerde BPD sıklığı ve ilişkili etmenler literatürden farklı bulunmamıştır. Doğum salonunda 32 haftadan erken doğan prematürelerde canlandırma işlemi olarak pozitif basınçlı ventilasyonun (PBV) daha az kullanılmasının ve nozokomiyal sepsisten koruma önlemleri ile NİV uygulamalarının arttırılmasının BPD gelişimini azaltacağı sonucuna varılmıştır. BPD sıklığı ve risk faktörleri ile ilgili çok merkezli ve prospektif randomize kontrollü araştırmalara gereksinim vardır. Anahtar Kelimeler: Bronkopulmoner displazi, yenidoğan, prematüre, akciğer ırma işlemi olarak pozitif basınçlı ventilasyonun (PBV) daha az kullanılmasının ve nozokomiyal sepsisten koruma önlemleri ile NİV uygulamalarının arttırılmasının BPD gelişimini azaltacağı sonucuna varılmıştır. BPD sıklığı ve risk faktörleri ile ilgili çok merkezli ve prospektif randomize kontrollü araştırmalara gereksinim vardır. Anahtar Kelimeler: Bronkopulmoner displazi, yenidoğan, prematüre, akciğer

Description

Keywords

Gebelik yaşı, prematüre

Citation

Collections