Cilt:46 Sayı:02 (2019)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Endodontik tedavili dişlerin restorasyonunda adeziv yaklaşımlar: literatür derlemesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Üstün, Seda; Other; OtherBu literatür derlemesinin amacı, endodontik tedavi uygulanmış dişlerin protetik olarak restorasyonları ile ilgili güncel gelişmeleri incelemektir. Dişlere uygulanan kanal tedaviler sonrasında dişlerin vitalite ve destek doku kayıplarına bağlı olarak final protetik restorasyonlarında bazı sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu dişlerin restorasyonunda kök kanalından destek alınarak uygulanan döküm ve/veya prefabrik post korlar ve fiber post sistemleri kullanılmaktadır. Böylece kökten destek alınarak uygulanan post kor restorasyonlar ile madde kaybının neden olduğu retansiyon güçlüğü giderilebilir. Bu restorasyonlarda, kök veya post kırıkları gibi komplikasyonlar görülmesi alternatif restorasyon arayışına neden olmuştur. Adeziv diş hekimliğindeki gelişmeler, kanal tedavili dişlerin geleneksel olarak post ve kor uygulaması ile restorasyonuna alternatif olarak kalan diş dokularını koruyup mine ve dentine bağlanan bölümlü sabit restorasyonların yapımını gündeme getirmiştir. Endokronlar, adeziv diş hekimliğinden faydalanarak, aşırı madde kayıplı dişlerin kök kanallarına post uygulamadan kabul edilebilir restorasyonunu sağlayabilirler. Restorasyon için kullanılan tam seramikler ile üstün estetik özellikler sağlanabilir. Bu restorasyonların simantasyonu için rezin esaslı simanlar önerilir.Item Adeziv sistemlerin sınıflandırılması(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Berkmen, Begüm; Other; OtherMinimal invaziv diş hekimliği geliştikçe adeziv sistemlerin önemi artmaktadır. Buonocore asitle pürüzlendirme tekniğini bulduğundan beri adeziv sistemler etch and rinse sistemlerden self-etch sistemlere doğru gelişmektedir. Klinikte etkin bir şekilde kullanılabilen üç aşamalı(4.jenerasyon) etch and rinse sistemler üretilmiştir. Üç aşamalı etch and rinse sistemler diş dokusunun asitle pürüzlendirilmesini, bunun ardından hidrofilik rezin ve solvent içeren primer uygulamasını içerir. Daha sonra iki aşamalı (5.jenerasyon) olarak uygulanan adeziv sistemler piyasaya sürülmüştür. Bu sistemde primer ve adeziv rezin birlikte uygulanmaktadır. Daha sonra asitin primerle tek uygulamada kombine edildiği iki aşamalı self etch adeziv sistemler(6.jenerasyon) üretilmiştir. Son olarak primer ve adeziv rezinin tek seferde uygulandığı tek aşamalı self etch adeziv sistemler (7.jenerasyon, universal adezivler) piyasaya sürülmüştür. Bu derleme, adeziv sistemlerin tarihsel sınıflandırılmasını, uygulama yöntemlerine göre sınıflandırılmasını, adeziv ile mine ve dentin arasındaki ilişkiye göre sınıflandırılmasını, uygulama aşama sayısına göre sınıflandırılmasını, içeriklerine göre sınıflandırılmasını ve güncel adeziv sistemlerle ilgili gelişmeleri içermektedir.Item Travmaya bağlı vitalitesini kaybetmiş ve renk değişikliğine uğramış üst santral dişin rehabilitasyonu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Öztürk, Perihan; Diş Hekimliği; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi30 yaşındaki kadın hasta 21 numaralı dişindeki internal renklenme şikayeti ile kliniğimize başvurmuştur. Klinik muayenede 21 numaralı dişin bukkalinde bir fistül olduğu ve dişte mobilite olduğu görülmüştür. Alınan detaylı anamnezde çocukluk yıllarında o bölgeye travma hikayesine rastlanmıştır. Radyografik muayenede dişin apikalinde büyük bir lezyon ve kökte rezorbsiyon olduğu görülmüştür. Hastaya tedavi öncesi riskler anlatılmış ve kök kanal tedavisine başlanmıştır. İlk seansta giriş kavitesi açılmış, kanal boyu tespiti yapılmıştır. K-tipi eğelerle kanal içi debrisleri temizlemek için preparasyon yapılmış, irrigasyon solüsyonu olarak sodyum hipoklorit kullanılmıştır. Kanal içine kalsiyum hidroksit gönderilmiş ve geçici dolgu materyali ile kavite kapatılmış 1 hafta sonraya hastaya randevu verilmiştir. İkinci seans ve üçüncü seansta h-tipi el eğeleri preparasyon yapılmış ve sodyum hipoklorit ile irrigasyon yapılmıştır ve kanala kalsiyum hidroksit gönderilerek pansumana devam edilmiştir. Son seansta preparasyon tamamlanıp lateral kondensasyon tekniği ile doldurulmuştur. 1.hafta sonunda dişin bukkalindeki fistül yolu kapanmış 2. Haftada dişteki mobilite sıfırlanmıştır. Kök kanal tedavisi sonrası cam iyonomer bir bariyer oluşturulup de-vital (Opalesance Endo %35,Almanya) beyazlatma yapılmıştır. 1 aylık kontrol filminde apikal lezyonun iyileştiği görülmüş ve estetik açıdan hastanın beklentisi karşılanmıştır.Item Postortodontik beyaz nokta lezyonları ve renklenmelerin rezin infiltrasyonu tekniğiyle maskelenmesi: olgu sunumu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Nalçacı, Adil; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiOrtodontik tedavi gören bireylerde ağız hijyeni iyi sağlanamadığı zaman tedavi sonrası beyaz nokta lezyonu şeklinde demineralizasyonlar ve minede renklenmeler görülebilmekte bu durum da hastalarda estetik kaygı oluşturmaktadır. Bu lezyonların tedavisinde ve renklenmelerin maskelenmesinde non-invaziv yaklaşımla rezin infiltrasyon tekniği kullanılabilmektedir. Böylece hem lezyonun ilerlemesi durdurulur hem de hızlı estetik bir sonuç elde edilebilir. Kliniğimize estetik şikayetle başvuran 13 yaşındaki bayan hastaya minimal invaziv bir tedavi olan mikroabrazyon ve rezin infiltrasyon teknikleri birlikte uygulanarak tedavi sonunda tatmin edici estetik bir sonuca ulaşılmıştır. 6 ay sonraki kontrolde de estetik durumun devamlılığını koruduğu gözlenmiştir.Item Gingivitis hastalarında serum visfatin seviyesinin değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Bilen, Emrah; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: Visfatin adipokin türevi molekül olup; salınımı romatoid artrit, sepsis, akut akciğer hasarı, inflamatuar kemik hastalığı, psöriasis, tip2 diabet ve obezite gibi akut ve kronik inflamatuar hastalıklarda artar. Bu çalışma periodontal olarak sağlıklı bireyler ile gingivitisli hastalar arasında serum visfatin açısından herhangi bir fark olup olmadığını değerlendirmeyi amaçlamıştır. Gereç ve yöntem: Katılımcılar periodontal durumlarına göre 2 gruba ayrıldı. Kontrol grubu, sistemik ve periodontal olarak sağlıklı bireylerden, test grubu, sistemik olarak sağlıklı gingivitis teşhisi konulmuş hastalardan oluşturuldu. Dahil edilme kriterlerine uyan bireylerin klinik parametreleri (plak indeksi, gingival indeks, kanama indeksi, sondalama cep derinliği) kaydedildi. Daha sonra serum örnekleri alınarak -80° C’de saklandı. Örnekler elisa testi ile değerlendirildi. Veriler SPSS 15 programı yardımıyla analiz edildi. Bulgular: Tüm klinik parametreler gingivitis hastalarında, periodontal olarak sağlıklı bireylere göre daha yüksek seviyede bulundu. Serum visfatin yönünden değerlendirildiğinde ise, test grubu kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı olarak daha yüksek seviyelerde bulundu. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları analiz edildiğinde, visfatin’in periodontal inflamasyonun sistemik etkisini değerlendirmeye yönelik dikkate değer bir biyomarkır olduğunu söylemek mümkündür.Item Ankara üniversitesi diş hekimliği fakültesi öğrencilerinde bilgi düzeyinin artışının ağız diş sağlığı tutum ve davranışları üzerine etkisinin değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Gökay, Osman; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği Fakültesi2017-2018 Eğitim-Öğretim yılında Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde öğrenim gören 1. ve 2.sınıf öğrencilerine 10 soruluk bir anket uygulanarak, bilgi düzeylerinin artmasına bağlı olarak öğrencilerinin ağız diş sağlığı tutum ve davranışlarında değişim olup olmadığının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Ankette öğrencilerin ağız bakım ürünlerini kullanma ve diş hekimine gitme sıklığı ile sigara kullanımı alışkanlıklarının belirlenmesi hedeflenmiştir. Diş fırçalama oranlarında anlamlı düzeyde bir değişim görülmemiştir. Bununla birlikte gün içindeki diş fırçalama sayısının arttığı gözlenmiştir. Ağız gargarası kullanımında belirgin bir artış görülmemiştir. Diş ipi kullanımında azalma görülmüştür. Ağız duşunun öğrenciler arasında bilinen ve kullanılan bir ürün olmadığı gözlenmiştir. Diş hekimine kontrol için gitme oranı azalmıştır. Sigara kullanımı oranlarında ve sigara kullanım sıklığında artış saptanmıştır.Item Alt çene gömülü 20 yaş cerrahisinde müzik dinletisinin anksiyete üzerine etkisi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Erakman, Tansu; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiGömülü mandibular 20 yaş dişi ameliyatı toplum tarafından korkutucu olarak nitelendirilen diş hekimliğinde sık uygulanan bir işlemdir. Hekimler tarafından düşük riskli bir tedavi olmasına rağmen ciddi komplikasyon riskleri de bulunmaktadır. Hastaların anksiyete durumu psikolojisini de etkiler. İntraoperatif anestezik maddeye olan ihtiyaçta artış, daha yüksek perioperatif ağrı algısı ve cerrahi sonrasında analjezik madde ihtiyacında artış, istenmeyen kardiyovasküler etkilerle sonuçlanabilecek şekilde hemodinamik değişiklikler de anksiyete ile ilişkilidir. Perioperatif anksiyetenin kontrol edilmesi için ilaç tedavisi ve psikolojik girişimlerde bulunulur. Bu tür girişimlerden en kolay ve non-invaziv olanı intraoperatif müzik dinletisi uygulamasıdır. Bu çalışmada 20 yaş diş çekimi ameliyatı sırasında müzik dinletmenin anksiyolitik etkisi ve vital bulgulardaki değişimin araştırılması amaçlanmıştır. Alt çenede kemik retansiyonlu gömülü yirmi yaş dişi operasyonu geçirecek olan 80 hasta kontrol grubu, 80 hasta deney grubu olarak değerlendirildi. Deney grubundaki hastalara ameliyat esnasında kulaklıktan müzik dinletildi.Tüm hastalara ameliyat öncesi Modified Dental Anxiety Scale (MDAS) kullanılarak anksiyete seviyesi belirlendi. Vital bulgular ise kan basıncı ve nabız ölçümleri ile değerlendirildi. Ölçümler bekleme salonunda, hasta diş ünitine oturduğunda, lokal anestezi yapıldığında, cerrahi örtüler örtüldüğünde, insizyon yapıldığı sırada, kemik kaldırma ya da dişin bölünmesi sırasında, dişin çekildiği sırada, yara bölgesine dikiş atıldığında ve ameliyat sonunda hasta üzerinden ameliyat örtüleri kaldırıldığında kaydedildi. İstatistiksel analiz için Student’s t-testi ve. eşleştirilmiş t-testi kullanıldı (p≤0.05).Ameliyat sırasında alınan kan basıncı ve nabız ölçümleri bakımından müzik dinletilen ve dinletilmeyen gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yalnızca sutur atıldığı sırada alınan nabız ölçümleri bakımından müzik dinletilen ve dinletilmeyen gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır (p=0,036). MDAS skorlarına göre operasyon sırasında müzik dinletilen grup ile müzik dinletilmeden operasyona alınan grup arasında istatistiksel olarak anlamlı (p=0,953) bir fark bulunamamıştır.Item Ağız, diş ve çene patolojilerinin kesin tanısında immünohistokimyasal analizin gerekliliği(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2019) Akdeniz, Sıdıka Sinem; ; Other; OtherOral kavite ve çene-yüz bölgesinde görülen patolojilerin ayırıcı tanısı prognozu belirleme, nüks etme eğilimini yorumlama ve doğru cerrahi tedavinin uygulanabilmesi açısından önemlidir. Oral patolojilerin tanısı klinik ve radyolojik özelliklerle ilişkili olsa da, kesin tanı histopatolojik incelemeye dayanmaktadır. Bu retrospektif çalışma 2011-2017 yılları arasında Başkent Üniversitesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Bölümünde tedavi görmüş hasta verilerinin histopatolojik raporları üzerinden gerçekleştirildi. Çalışmaya toplamda 579 adet odontojenik ve odotojenik olmayan kist ve tumor vakası dahil edildi. Bu örnekler kist ve tümörün tipi, yaş, cinsiyet ve immünohistokimyasal boyama dağılımı açısından analiz edildi. Kesin tanı için 20 (% 3) olguda immünhistokimyasal analiz gerektiği görüldü. Sitokeratin AE1 / AE3, S100, CD68 ve Ki-67’nin oral ve maksillofasiyal bölgedeki kist ve tümörlerin kesin tanısını koymada en çok tercih edilen immünohistokimyasal antikorlar olduğu belirlendi. Odontojenik kistlerin kesin tanısı için immunohistokimyasal analize gerek duyulmadığı belirlendi.