Browsing by Author "Bulut, Meryem"
Now showing 1 - 10 of 10
Results Per Page
Sort Options
Item Ankara'nın zihinsel haritası(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Karacagil, Zeynel; Bulut, Meryem; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışmanın amacı, öznelerin zihinsel haritalamaları ile mekâna ve kente dair oluşturmuş olduğu kategorileştirmelerde rol oynayan örüntüleri ortaya çıkartmak ve algılama mekanizmasını deşifre ederek, insan davranışlarındaki ilişkileri anlamaktır. Bu açıklamalar neticesinde çalışmanın temel sorunsalı; insanın anlamlandırma mekanizmasını deşifre etmek, Ankara’nın zihinsel haritasını oluşturmada kullanılan kentsel bileşenleri ortaya çıkarmak ve Ankara’nın zihinsel haritasını oluşturarak bu haritadaki sınırları gizli olan mekânsal kategorileri deşifre etmektir. Bu sorunsal doğrultusunda Ankara’nın Zihinsel Haritası’nı ortaya çıkarmak için Çalışmada, sahaya dayalı yüz yüze derinlemesine görüşme tekniği kullanışmıştır. Bu görüşmeler, çalışmanın sorunsalı doğrultusunda yarı yapılandırılmış soruların eşliğinde sürdürülmüştür. Ön araştırma için yapılan anket; kartopu örneklem yöntemi ile Ankara’da yaşayan on sekiz yaş üstü kişiler ile yapılmıştır. Yapılan bu anketler sonucunda derinlemesine görüşme tekniği için temel sorular oluşturulmuştur. Ayrıca anketlerin sonuçlarına göre Ankara’nın Zihinsel Haritası ve insanın anlam mekanizmasının deşifresine yardımcı olacak, fotoğraf çözümleme tekniği için görüşmecilere gösterilecek fotoğraflar belirlenmiştir. Bu çalışmada, insanın anlamlandırma mekanizmasının çalışma modeli deşifre edilmiş; tarihi mekanlar ve noktalar, kamusal mekanlar ve alanlar, bölgeler/yerler, yollar, cazibe noktaları Ankara’nın Zihinsel Haritası’nda kullanılan kentsel bileşenler olarak tespit edilmiştir. Bu bulgular doğrultusunda Ankara’nın Zihin Haritası modeli ortaya çıkartılmıştır.Item Antropoloji tarihçesi: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi özelinde fizik antropolojiden sosyal antropolojiye geçiş(Ankara Üniversitesi, 2024) Bulut, MeryemAntropolojinin tarihçesi ve Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi’nde sosyal antropoloji anabilim dalının gelişiminin ele alındığı bu makalede, küresel perspektiften antropolojinin gelişimi; Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi’nde antropoloji bölümünün kurulmasıyla birlikte fizik antropolojiden sosyal antropolojiye uzanan evrede öne çıkan araştırmalar ile hocalarımızın çalışmalarından hareketle antropoloji ve sosyal antropolojinin kısa bir tarihçesi yazılmıştır. Sosyal antropoloji on dokuzuncu yüzyılın sonunda, “yabanıl”, “uzak” ve “öteki” olarak tanımlanan toplulukları anlamaya yorumlamaya çalışır. Dolayısıyla sosyal antropolojinin köklerinin İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’dan atıldığı ve modern olarak tanımlanan dünyanın ilgisi ve gereksinimleri doğrultusunda şekillendiği görülür. Türkiye’de de akademik anlamda gerçekleştirilen antropolojik araştırmalar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatı ile 1925 yılında, Türk Antropoloji Enstitüsü’nün İstanbul Darülfünun-u Tıp Fakültesi’nde kurulması ile başlamıştır. Antropolojinin Türkiye’de bilimsel olarak ele alındığı ilk yıllarda araştırmacılar daha çok fizik antropoloji çalışmaları üzerinde yoğunlaşmış olsalar da bu durum ilerleyen zaman içinde değişime uğramıştır. Sosyal antropolojik çalışmaların sistematik bir biçimde ele alınması 1940’lı yıllarda başlamıştır ve bu araştırmaların büyük bir çoğunluğu Türkiye’nin kırsal bölgelerinde gerçekleştirilen alan araştırmalarından oluşmuştur. Bu makalede tarihsel süreçte sosyal antropolojinin kabul edilmesine, günümüze kadar gelme sürecine, Türkiye’de sosyal antropolojinin gelişimi ve fizik antropolojiden sosyal antropolojiye geçiş bağlamında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi antropoloji bölümünün çeşitli gelişim aşamalarını işaret eden önemli çalışmalara ve bu çalışmaları gerçekleştiren akademisyenlere değinilmektedir.Item Biyoetik çerçevesinde vegan ve vejetaryenlik(Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2016) Tunçay Son, Güzin Yasemin; Bulut, MeryemVegan ve vejetaryenlik, bir yaşam tarzı ve bir hayat felsefesi olmasının yanı sıra biyoetik bir yaklaşımdır. İnsanların vegan/vejetaryenliği tercih nedenleri birden fazla olabilmektedir. Bu nedenleri hayvan hakları, etik, canlı yaşamına saygı, ekoloji, feminizm ve sağlık şeklinde geniş bir yelpazede ele almak mümkündür. Bu araştırmada tarihsel gelişimi, çeşitleri ile sağlık, kültürel, feminizm, ekolojik, hayvan hakları ve biyoetik yönleriyle vegan/vejetaryenlik ele alınmıştır. Bunun için “Amaçlı Örnekleme Yöntemleri”nden “Kartopu veya Zincir Örnekleme Yöntemi” ile nitel bir araştırma yapılmış ve Ankara’daki 18 yaşından büyük ve en az iki ay vegan/vejetaryen olan kişilerle görüşmeler yapılmıştır. Araştırma öncesinde 5 kişi ile bir ön görüşme yapılmış ve ön uygulama sonrasında görüşme formunda bir düzenlemeye gidilmemiştir. Görüşmeler, 20 Haziran - 24 Ekim 2015 tarihleri arasında her birey yüz yüze yapılmıştır. Kişilerden izin alınarak görüşmeler ses kayıt cihazı ile kayıt edilmiştir. Ses kaydına izin vermeyen kişilerin (3 kişi) görüşmeleri araştırmacı tarafından sadece not edilmiştir. Görüşmeler ortalama 14 dakika sürmüş ve görüşülen kişi sayısı 40’dır. Araştırmada elde edilen veriler nitel çalışmaya uygun olarak değerlendirilmiştir. Açık uçlu sorulardan elde edilen verilerin içerik analizi kodlanarak yapılmıştır. Konu veriler doğrultusunda tartışılmış ve sonuca göre önerilerde bulunulmuştur.AbstractVegan and vegetarianism is a bioethics approach as well as being a lifestyle and a philosophy of life. The reasons why people choose to be a vegan/vegetarian may be more than one. It’s possible to discuss these reasons in a wide range as animal rights, ethics, and respect to living things, ecology, feminism and health. In this study, vegan/vegetarianism is discussed in detail in terms of health, culture, feminism, ecology, animal rights and bioethics with its historical development and varieties. For this study, a qualitative research is done with “Snowball or Chain Sampling Method” and interviewed the people who are older than 18 and been a vegan/vegetarian for at least two months. A pre-interview was arranged with 5 people before the research and no arrangements were made in the interview form after the pre-application. Interviews were made face-to-face with each participant from June 20 until the October 24, 2015. The voice of the participants was recorded by their permission. The interview of the participants who didn’t want to be recorded (3 people) was only written down by the researcher. The interview took approximately 14 minutes and 40 people were interviewed. The data gained in the study is evaluated in accordance with the qualitative study. The data gained from the open–ended questions were written by coding the content analysis of the data. The topic was discussed according to the data and suggestions were given as a result of them.Item Cemaat izinde bir görme biçimi arayışı: “İhsan Hala” belgeseli(Ankara Üniversitesi, 2020-12-30) Ekşi, Sabri; Bulut, Meryem; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışma, gündelik hayatın her alanında kendisini farklı tanımlamalar ekseninde döndüren aidiyet diye adlandırdığımız anlam setlerine dair bir temas alanıdır. Bireylerin bu aidiyet setleri özelinde güvenli alan uğruna fedakârlığa hazır olmaları ve diğer bir anlamda güvensiz olan alanların nasıl ötekileştirildikleri ile ilgili bakış açısının yazıya dönüştürülme çabalarından bir tanesidir. Cemaat sınırları diye atfedilen alanların nasıl korunduğunu keşfetme yöntemi, bu çalışmada görsel antropolojinin sunduğu veriler ile anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Tabii bu kutsal olan gizemli sınırlarla temas etmek, büyük bir direniş ile karşılanmaktadır. Görsel antropolojinin bu direniş üzerinde sunduğu veriler teması en azamiye indirmektedir. Çalışmanın araştırma nesnesi Veysel Akşahin’in yönettiği “Hala” belgeselidir. Belgesel kurgusallıktan uzak olması nedeniyle tercih edilmiştir. İhsan Hala özelinde ele alınan bu belgeselin bölümlendirilerek başlıklar altında incelenmesinin akabinde, büyük bir ifade biçimine dönüşen hala etiketinin, İhsan Çolak üzerinde performatif olarak gelişen imajın nasıl anlamlandırıldığı ifade edilmeye çalışılmıştır.Item Dökme yük gemilerindeki denizcilerin gözünden gemide çalışma, yaşam ve mekan: Etnografik bir inceleme(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Şahin, Çağatay Edgücan; Bulut, Meryem; Sosyal AntropolojiDünya ticaretinin yaklaşık %90'ı diğer taşımacılık türlerine kıyasla maliyet etkin olduğu için uluslararası deniz taşımacılığı ile yapılmaktadır. Deniz taşımacılığının başlıca unsurları ambarlar, limanlar, ticari yük gemileri ve bu gemilerde çalışan denizcilerdir. Yaşam ve çalışma alanı olarak ticari yük gemileri izole, hareketli, riskli, gürültülü, erkek egemen ve hiyerarşik mekânlardır. Ticari gemilerde çalışan denizciler ise ve yaşam ve çalışma standartları uluslararası standartlara göre düzenlenmiş, birkaç aylık belirli süreli sözleşmelerle çalışan ulus aşırı topluluklardır. Öte yandan, denizcilerin yaşam ve çalışma koşulları, çalıştıkları geminin türüne, yaşına, belirli bir hat üzerinde ya da sürekli değişen limanlar arasında işletilmesine, bakım-tutum işlemlerinin zamanında ve etkin olarak yapılıp yapılmamasına, kumanya kalitesine, şirketin personel politikasına, gemide yeterli sayıda ve deneyimli denizci olup olmamasına, denizcilerin liman kentlerinde gemiden ayrılma imkanlarının olup olmamasına ve yaşam mahallinin maddi koşullarına göre değişir. Bu araştırmada, dökme yük gemilerinde gündelik hayatın nasıl şekillendiği, zamanın, mekânın ve mesleğin denizciler tarafından nasıl anlamlandırıldığı emek sürecine odaklanılarak açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın gerçekleştirilmesinde etnografi yöntemi tercih edilmiş ve katılımlı gözlem ile denizcilerle karada ve gemide yüz yüze derinlemesine görüşme tekniklerinden yararlanılmıştır. Katılımlı gözleme dayalı saha araştırması M/V Striker (mahlas) dökme yük gemisinde 2021 yılında çoğunluğu tersanede geçen iki ay ve 2023 yılında tamamı seyirde geçen iki buçuk ay olmak üzere toplam iki safhada gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen yüz yüze formel derinlemesine görüşmelerden ve saha araştırması sırasındaki gözlemlerden hareketle bu tezde, dökme yük gemilerinde (özellikle de standart-altı gemilerde) hiyerarşi, otorite, güç ilişkileri, dayanışma ve çatışmanın dinamikleri, erkek egemen mekânın doğası, ücretler, güvencesizlik ve nihayet denizcilerin psikolojisini etkileyen faktörler emek süreci üzerinden çözümlenmeye çalışılmıştır.Item Erkek olma yolunda "askerlik durağı"(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014) Karacagil, Zeynep; Bulut, Meryem; AntropolojiNationalism thesis on military service, power, obedience, discipline and authority through an assessment is made of anthropological concepts. In this study, the impact of military service in Turkey and has been looking at the role of the establishment of masculinity in the construction of masculinity identity. Due to a large influence of the military in the formation of masculinity discourse in our country by considering the different aspects of this issue, which is shaped to have developed on the basis of the subject is assessed on the basis of basic concepts of the thesis. Study, observation I made my military service in time and interview data obtained were analyzed with the result. In military service time, both my own experience and I observe different cultural and socio - military experiences and stories with the economic structure of power constitutes the basic data of the study.Item İçeridekinin bakış açısıyla kadın(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Akyüz, Mesut; Bulut, Meryem; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiTarihsel süreçte kadın, bulunduğu sosyal ve kültürel ortamda kendine atfedilen göreceli anlamlar ile konumunu bulmuştur. Bazen pozitif ayrımcı bakışa göre kültürün temeli, bazen de kültürün gelecek kuşaklara aktarılması suretiyle devamlılık sağlayan bir iletken unsur olarak değer kazanmıştır. Uluslararası medyada ve kamuoyunda 2001 yılından itibaren başlatılan algı yönetimi sayesinde "burka giyen" ve "özgürlüğü kısıtlanmış" Afgan kadın imajı ile öne çıkan Afganistan, halen güvenlik tehditlerinin devam ettiği düşük yoğunluklu bir çatışma ortamıdır. Bu çalışma, Afganistan'daki NATO çok uluslu askeri güç kampında yapılmıştır. Çalışmanın amacı, Kabil'deki günlük yaşamda (aile içinde veya dışında) Afgan erkeklerinin kadına yönelik yaklaşımlarını saptamaktır. Başka bir ifadeyle, Afgan erkekleri arasında kadına bakış açılarında farklılaşmaya neden olan ve bu bakış açısını/algıyı etkileyen davranış kalıpları temelinde sosyo-kültürel ortamı anlamaya çalışmak ve erkeklerin algılarını belirleyici faktörleri/etkenlerini betimlemektir. Bu maksatla, Afganistan ile ilgili yazılan kitap, makale, araştırma raporları ve tezler ile günlük ulusal ve uluslararası medyadan istifade edilmiştir. Araştırma kapsamında nitel veri toplama tekniklerinden yüz yüze görüşme ve odak grup görüşmesi teknikleri kullanılmıştır. Tüm görüşmeler sohbet ortamında yapılmış, herhangi yapılandırılmış bir soru formu vb. kullanılmamıştır. Başkent Kabil'de yedi ay boyunca nitel araştırma yöntemi ile bulgular elde edilmiştir. Sonuç olarak, kadına yönelik bakış açısında kişilerin demografik özelliklerinin yanı sıra, etnik ve mezhepsel kökenlerinin farklılaştığını söylemek mümkündür. Araştırmada elde edilen bulguların değerlendirilmesi ile Afgan erkeğinin genel algısı ve bakış açısının Afgan kadının yaşam çizgisi boyunca zamana bağlı olarak değişimine yönelik detaylı sonuçlara ulaşılmıştır In the historical process, the woman has found its position with the relative meanings attributed to her in the social and cultural environment. Sometimes, based on the positive discriminatory view, the foundation of culture has gained value as a conductor, which sometimes provides continuity through the transfer of culture to future generations. Thanks to the perception management initiated in the international media and public opinion since 2001, Afghanistan has become a burka-wearing women and "restricted with freedom" Afghan women image. The study was carried out at the NATO multinational military camp in Afghanistan. The aim of the study is to determine the approach of Afghan men towards women in daily life (in or outside the family) in Kabul. In other words, it is trying to understand the socio-cultural environment on the basis of behavior patterns that affect different perspectives and perception of women among Afghan men, and to describe the factors / factors determining the perceptions of men. For this purpose, books, articles, research reports and theses related to Afghanistan were used and daily national and international media were used. In the scope of the research, face-to-face interview and focus group interview techniques were used. All interviews were conducted in the chat environment; no structured questionnaire etc. was used. In the capital Kabul, findings were obtained by qualitative research method for seven months. As a result, it is possible to say that in addition to the demographic characteristics of the people, the ethnic and sectarian origins of the women differ in their perspective towards women. The results of the research and the perception of the general perception of the Afghan man and the perspective of the Afghan woman through the life line of the Afghan woman have been reached in detail.Item Metamodernizmde posthüman temayül: Permakültür çiftliği örneği(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Ağbaht, Fatma; Bulut, Meryem; Antropolojiİnsan dünyaya geldiği andan itibaren etrafını ve kendisini tanımlamaya çalışmaktadır. Antropoloji de benzer bir kaygıyla insanları ve onların kendilerini nasıl tanımladıklarını anlamaya çalışmaktadır. Bu çalışma da bugünkü insanların kendilerini ve dünyayı nasıl anlamlandırdıkları ile ilgili bir çalışmadır. Anlamın verili olmaktan ziyade inşa edilmesinden dolayı anlamın tarihsel oluşu bu çalışmanın şekillenmesindeki başlıca etkenlerden biridir. Bu çalışmanın ortaya çıkmasında dönemsel birtakım olguların etkisi net olarak hissedilmektedir. Başta postmodernizmdeki anlamsızlık hissiyatına bulunan çözümlerin çıkmaz sokağa bağlanmasıyla kültürel; ardından siyasi, ekolojik ve ekonomik krizlerle perçinlenen toplumsal istikrarsızlık bugünkü anlam ağlarına bir şekilde sirayet etmiş gibidir. Sonuçta bugün insan, yeni arayışların peşinde başka bir anlam örüntüleri kurarken yepyeni bir döneme, metamodernizme kapı aralamaktadır. Bu çalışma da metamodern dönemde kurulmakta olan posthümanist ve transhümanist yaklaşımların olduğundan bahsederken, alandaki veriler ışığında ortaya çıkan birtakım değerlerin hangi yaklaşımla örtüştüğünü ve hangi dinamiklerle beslendiğini aktarma amacındadır. Bu çalışmada permakültürle başlayan yolculuk posthümanizmle kesişmektedir. Permakültür, sürdürülebilir yaşam alanları tasarımı amacıyla insanlığın doğa kültür ayrımıyla yaşadığı sorunsala geri dönerek orayı onarmayı hedeflemektedir. Bu sorunu çözme arayışı permakültürle yolu kesişen her birey için az veya çok dozda paylaşılmaktadır. Posthümanistler de post-hümanizm, post-antroposantrizm ve post-düalizm ile pek çok sorunun kaynağına inip restorasyon işine girişmektedir. Bu girişim, insanlığın dünyayı bütüncül algıladığı o özgün dönemin aslını bozmadan, bugünkü değerlerle yoğurup yeniden ortaya koyma çabasıdır. Uygulamada posthümanist olanların yolu, bugün doğadan, spiritüalizmden ve hareket etmekten geçmektedir ve tabi bu yolculuğun bir tarafı hep teknolojiden destek almaktadır.Item Şiddet mağduru çocukların sosyal antropolojik açıdan incelenmesi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Bulut, Meryem; İlbars, Zafer; AntropolojiThis research has been done at Altındağ Social Center and Ulus Youth Center of Social Services and Child Protection Authority General Directorate and Altındağ Youth Center of Ankara Greater Municipality, with 250 children ages between 10 and 18 using interview techniques.Almost half of the interviewed children were primary education students and the other half was attending high school and one third of the all was working to contribute to family budget. It is seen that neither these children nor their families were benefiting the cultural facilities available at town.In this research work, we see that %92 of the children interviewed subjected to physical violence, almost all subjected to emotional violence and %1,2 subjected to sexual abuse in the family. Our findings show that the violence against children is closely correlated with the family income level, the location and the quality of the family house. In addition to above, it is found that the level of the physical and emotional violence against children is related also the original town of the parents, length of time spent at capital city, unity of the family and the parents, employment state and the education level of the parents, and if the father of the family is violent against the mother.The attitude of parents with respect to the gender and the ages of childeren has been investigated. We found that the level of physical and emotional violence or the tender attitude of the parents differs with the gender and ages of the childeren and also the eceonomical contribution of the childeren to the family. Main reason for the physical violence to childeren both by father and mother is the disobeyence of the childeren to the orders of them.The level of violence is getting lower as the age of childeren is getting older and differentiate with respect to the gender of the childeren. The level of violence that childeren are subjected at school and streets is also related to their genders. The acceptance of violence applied in the family increases with the age og the childeren.The reaction against being subject to violence differs according to the gender of childeren, even if in general they justify the way they are being treated. We found that the boys develop feelings of shame and anger while the girls develop fear and guiltiness, when subjected to violence.Item Suç ve kültür ilişkisinin adli antropoloji alanında kullanılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Çatak, Cumali; Bulut, Meryem; OtherDünya ile birlikte Türkiye'de de antropoloji çalışmaları, özellikle suç ve suçluluğun anlaşılması hususunda, her geçen yıl daha fazla önem arz etmektedir. Suç antropolojisi çalışmalarının, eski ekollere kıyasla, son yıllarda sosyo-kültürel çalışmalardan temellenmesi, antropoloji içerisinde, sosyal antropolojinin üst noktaya gelmesine sebep olmaktadır. 1900'lü yıllardaki antropoloji yaklaşımı ve algısından çok farklı olarak, kültürel yaklaşımlar ve sosyal çözümlemelerin dünyada, adli vakaların aydınlatılmasında daha etkili olabileceği gözlemlenmekte ve ayrıca vakaların sebepleri ile ilgili derinlemesine analiz yapılmasına olanak sağladığı görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, özellikle son 10 yıl içerisinde, savaş sebebiyle de artan göçlerle beraber, çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmakta, farklı sosyal yapıların incelenmesi ve anlaşılması noktasında da biz antropologlara büyük işler düşmektedir. Bu tez çalışmasında, Dünya'da ve Türkiye'de yapılmış olan suç antropolojisi çalışmalarından örnekler vererek, günümüz kriminoloji çalışmalarında antropolojik ve etnografik yaklaşımların kültürleri ve duyguları analiz etmesini sağlayan faktörleri, yöntemin de temelinde bulunan kuramlarla birlikte açıklayacağım. Anahtar Sözcükler: Antropoloji, Adli Antropoloji, Etnografi, Kültür, Suç